Deniz, varlığı ile güzellik ve sonsuzluk hissi vererek, dünyanın daha güzel bir yer olduğunu düşünmemize neden olur.
Dolayısıyla, bize hem iç huzur vererek rahatlama sağlarken, hem de pozitif bir bakış açısı kazandırarak, dünyayı daha güzel ve anlamlı bir yer olarak görmemize yardımcı olur.
Bu mavi sonsuz bize huzur veren en doğal mucizelerden biridir. Ufuk çizgisinin sonsuzluğu, insanın iç dünyasını serinletir; dalgaların ritmik sesi ise kalbin ritmini yavaşlatır. Sahilde yürürken ayaklarının altındaki serin kum, insanı anda tutar. Bu, bir nevi farkındalık halidir. Deniz kenarında otururken zihindeki tüm karmaşalar azalır, sadece suyun sesi ve tuz kokusu kalır. Elbette anılar eşlik eder bu iyot kokusuna.
Bir anda gidiverirsin içindeki en derin yolculuğa. Anılara doğru yolda olmak bile güzeldir.
Deniz, çoğu zaman içimizdeki fırtınaları dindiren bir liman gibidir. Gözlerini maviliğe daldıran aklını boşaltarak kendini akışa bırakabilen her kimse, kendi iç huzuruyla yeniden buluşur. Belki de bu yüzden deniz manzarası hepdeğerli, deniz kenarında yapılan yürüyüşler hep daha anlamlıdır. Onlara anlam yüklemek istemek de cabası elbette.
Denize doğru bakmak, aslında kendi içine doğru yapılan bir yolculuğun kapısını aralamaktır. Ufka uzanan mavilik, insanın bilinçaltında sakladığı duyguları su yüzüne çıkarır. İster bir iç hesaplaşma, isterse geçmişin yükü ile dolu olsun hayaller yine de bizi hafifletir. Tıpkı uzayda kayan yıldızlar gibi akarız zamanın içinde. Dalgaların her biri, geçmişten gelen düşünceleri sahile vurur gibi bir bir önümüze serer. O an zaman yavaşlar, dünya sessizleşir ve kişi sadece kendi sesiyle baş başa kalır. Deniz ne kadar derinse, iç dünyadaki sorgular da o kadar derinleşir. Kimi zaman bir cevap, kimi zaman sadece bir huzur arayışıdır bu bakış. Ama her seferinde ruh biraz daha hafifler.
Ben oldum olası denizi severim ve hep ona hasret gibi hissederim kendimi. Denize yakınlaştığım veya onunla buluştuğum her an çıktığım içsel yolculuklardan rahatlamış dönerim. Şükrederim ve yola devam etme gücünü bulurum içimde bir yerlerde.Denize uzak olduğum her ansa sanki yer yüzüne çıkmış denizkızı gibi kurur, içime kapanır, donuklaşırım.
Herkesin içinde bulunduğu ruh hali değişken. Bir gün güne umutla başlarken ertesi gün yer yarılsa da içine girsem gibi bir psikoloji ile hareket edebiliyoruz. Bu yüzden hayata karşı motivasyonumuz devam etme gücümüz azalıyor. Su, bu yüzden büyük bir önem teşkil ediyor hayatımızda. Farkındalıklarımızın artması adına, güçle adım atabilmek adına maviliğe yakın olmak, suya sarılmak bir çözüm gibi geliyor. Üretebilmek içinse o suyun durgun haline dalmak kesinlikle gerekli. Çünkü üretmek için kendini bulmak ve yola çıkmaya hazır hala gelmek gerekiyor. Denize bakalım, maviliğe dalalım; kendimizi bulalım ve yolda olmanın keyfine varalım. Dünya o zaman gözümüze daha şahane bir yer gibi görünecek!
Yorum Yaz
Yorumlar
FLAŞ KOCAELİ GAZETESİ
Tel: 0555 819 86 99