Uzunca bir yazma arasından sonra dönüş yaparken ilk aklıma gelen cümle bu oldu. Etrafta yazın habercisi minik kuşlar ötüyordu ve ben onlara kayıtsız kalamadım.
İnsanın içini neşeyle dolduran yegâne şey onlar.
Soğuk, kasvetli, sıkıcı kış aylarından sonra yazın hasreti epeyce yoğun bende. İnce giyinmek ve lahana gibi kat kat olma halinden kurtulmak bile yetiyor sanki. Bir de umut doluyor insanın içi. Her ne kadar memlekette umut vaat eden şeyler olmasa da, minik bir kırıntıyı dahi alıp içimizde büyütmek gerektiğini hissediyorum. Sabahları aynı güne uyanmak bile keyif veriyor insana. Tıpkı hala nefes alabiliyor olmanın minnetinin insanın içini ferahlatması gibi, hani naneli limonata içer gibi, belki de ayran. O kadar fenalaşmış bunalmışsın ki havanın neminden, düşün, buz gibi bir limonata nasıl iyi geliyorsa yazın gelişi de öyle hissettiriyor insana.
Herkes çok mutsuz. İnsanların gözleri kederle yoğrulmuş gibi. Derin bir dehşet görüyorum taa derinlerde. Gelecek korkusundan öte bugün nasıl bitecek acaba korkusu bu. Yani o kadar yakın! Her an tetikte, her an sıkışan bir yürekle. Devam etmeye çalışıyoruz çoğumuz. Bazen gökyüzündeki pofuduk bulutlar neşelendirse de bizi, yetmiyor biliyorum. Ama işte o kafamızı kaldırıp göğe baktığımızda hissettiğimiz duyguyu hayatımızın büyük kısmında yaşamalıyız. Buna inanıyorum.
Beni de bu denli hayalperest, umutlu ve mucizelere inanan biri yaptı hayat. Şu yaşıma kadar kaybetmemeye çalıştım. Pek çoğumuzun içinde de olduğuna eminim. Ne yazık ki koca dünya aynı filmlerdeki kötü adamlar gibi bir yerlerden çıkıp yolumuzu kesiyor. Olan biten onca kötülük varken bazen umutlu olmaya da utanıyor insan. Ama ne çare devam etmek için umut şart, içinden kuvvetle iyi olacağına dair yetiştirdiğin tohumları ortaya salmak şart. Kendimiz için, çocuklarımız ailemiz için ve yarınımız için.
İşte yaz sanki yer yüzündeki tüm insanların içinde taşıdığı umudu kendine topluyor gibi hissediyorum ben. Bu yüzden gelişi beni sevindiriyor. Hani o çocukluğumuzdaki dertsiz tasasız günlerimiz gibi aynı. Annelerimizin her emeğinin sanki bir mucizeymişçesine hayat bulduğu mesnetsiz günlerdeki gibi. Bir gerekçeye ihtiyaç duymaksızın mutlu olduğumuz o günler!
Şimdilerde çoğu zaman dünyanın kötü bir yer olduğuna inansam da, hayır diyor içimdeki umut fabrikası onu kötü yapan insanlar. Umarım bir gün anlayacaklar!!!
Hoş geldin yaz! Seni hala çocukça bir sevgiyle bekleyenler var…
Yorum Yaz
Yorumlar
FLAŞ KOCAELİ GAZETESİ
Tel: 0555 819 86 99