Geçenlerde bir proğramda dinlemiştim. İmam-ı Rabbani (k.s) zamanında Hindistan’ı yöneten Ekber Şah dönemi hakkında konuşuluyordu. Hatta konuşmacı bu dönemin araştırma konusu yapılması ( İmam-ı Rabbani mücadelesi ) hakkında fikir beyan etti. Ben de bu fikre katılıyorum. Peki, Ekber şah ne yapmıştı?
“17. yüzyılın başları… Hindistan’ın egemen gücü Müslüman Babürlüler Devleti dipsiz bir sapkınlık çukuruna gömülmüştür. Devletin başındaki Ekber Şah, bâtıl olan ne varsa hepsine kol kanat germeyi bilgeliğin geniş görüşlülüğü zanneden bir cahildir. Bugün de aşina olduğumuz kimi tipler gibi sıra İslâm’a geldiğinde ise, kaşlarını çatıp otoriter tavrını takınıverir.
En yakın adamlarından birisi sözde alim Ebu’l-Fazl’dır. Ulemadan birisini bu kadar tutmasının sebebi ne olabilir? Mesele gayet basittir. Ebu’l Fazl, islâmî hassasiyetini kalbinden sıyırıp atıvereli epeyce zaman olmuş bir din reformcusudur. O artık peygamberlerin ve İslâm’ın hükümlerinin gerekliliğine inanmamakta, ibadet etmeyi riyakârlık olarak damgalamaktadır.
Bu iki cahilin icraatlarını ve bozulmanın topluma yansımalarını madde madde saymak kolay değilse de bir iki misal verelim: Ahireti inkâr etmek moda haline gelmişti. Küfrü yaymak edebiyat ve şiirin neredeyse temel işlevi olmuştu. Evlilik gereksiz bir bağımlılık olarak küçümsenmeye başlanmıştı. Zerdüştlük, Hıristiyanlık ve Hinduizm’in ayin ve gelenekleri canlandırılırken, saraya yakın müslümanlar namazlarını bile gizlice kılar hale gelmişlerdi. Bu ortamda içki, fuhuş ve israftan bahsetmeye herhalde gerek yok.
Ama aslında tüm bunlar Ekber Şah’ın varmak istediği esas hedef için birer vasıtasıydı. Onun nihai hedefi tüm dinlerin beğendiği taraflarını alarak yeni bir din uydurmaktı. Bir süre sonra bunu da yaptı ve “Din-i İlâhi” ilan edildi.”
İmam-ı Rabbani (k.s) hazretleri bu sapıklık içinde bulunan insanları hak dine, ehl-i sünnet yolluna davet etmiş ve mücadele vermiştir. Bu uğurda zindana dahi atılmıştır. Tarihte bu tip karşılaşmalar hep olmuş, insanlık var olduğu sürece devam da edecek sanırım. Birileri bozguncu, tahrip edici, fitneci olacakken, birileri de bunlara karşı mücadele edenlerin safında kendini hazır tutacaktır. Tarafımız önem arzediyor. Taraf dedim de aklıma Hazreti İbrahim’in ateşe atılacağı zaman ile ilgili karınca kıssası aklıma geldi.
“ – Acele ile nereye gidiyorsun? Diye sordular karınca arkadaşları
Telaşla yetişmeye çalışan karınca, ağzındaki bir damla suyu ellerinin arasına alıp cevap verdi:
- Haberin yok mu? Nemrud, İbrahim peygamberi ateşe atacakmış. Meydana ateşin olduğu yere su götürüyorum.
Diğer karınca kahkahalarla gülerek şöyle dedi:
- Senin yanan büyük ateşten haberin yok mu? Ateşe hiç bakmadın mı? Ne kadar büyük, senin bir damla suyun ateşe ne yapabilir ki?
Bir damla su taşıyan karınca bir dakika tereddüt etmeden cevapladı:
- Olsun, hiç olmazsa hangi taraftan olduğum anlaşılır.
Yorum Yaz
Yorumlar
Diğer Yazıları
FLAŞ KOCAELİ GAZETESİ
Tel: 0555 819 86 99