- GÜZEL GEÇİMLİ OLMAK
Flaş Kocaeli

GÜZEL GEÇİMLİ OLMAK

25 Mart 2015 tarihli yazısı

Güzel geçimli olabilmek iyi ahlaklı olmayı gerektirir. Güzel ve iyi ahlak da efendimiz’in (sav) bize bıraktığı mirastır. Bu mirasın tezahürünü ve en güzel örneğini kâmil, mükemmil olan Allah dostlarının yaşantılarında görüyoruz. Efendimiz (sav) bir hadisi şerifinde: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuş ve saadetli hayatında güzel ahlakın bireylerde ve toplumda kalıcı olması için örnek olmuştur. Ashabına: “Sizin en hayırlınız, ahlakı en güzel olanınızdır” diyerek onları yönlendirmiştir. Güzel geçimli olmak müminin sıfatlarından biridir. “Güzel geçinen ve güzel geçinilenlerden olmak lazım gelir. Ailemizde, komşularımızla, çalışma hayatımızda kısacası hayatımızın her kesiminde sosyal dengelerin devamı için güzel geçinme olmazsa olmazımızdır. Sonuçları ise aile saadeti, komşu dayanışması ve iş barışı olarak önümüze çıkagelir. Güzel geçinme denilince tabi ki her söyleneni kabul etmek anlaşılmasın. Karşılıklı sınırları bilmek ve saygılı olabilmek çok önemli. İnsanların tek tip olamıyacağını düşünmek, farklılıkları höşgörü ile (Yaratılanı yaratandan ötürü hoş görmek) kabul etmek erdemliğini gösterebilmeli ve gerektiğinde af edebilmeliyiz. Kalp kırmamak gerekir zira kırılan kalbi onarabilmek çok zordur. Büyüklerimiz ne güzel söylemiş “Bin düşün, bir söyle” Bir düşünce eyleme dönüşmeden önce kalpte olgunlaşma süreci yaşar ve niyet haline gelir. Bu sebeple niyetin düzgün olabilmesi için büyükler her yaptığınız işten önce niyetinizi kontrol edin “Allah’ın rızası üzerine olsun” diye ikazda bulunuyorlar. İnsanın güzel düşünebilmesi , güzel söz ve davranış içinde olabilmesi bu niyete bağlıdır. Söz söylenene kadar senin esirindir, öyle söz söyle ki söyledikten sonra sen onun esiri olma. Kültürümüzde “söz”ün sosyal hayattaki etkisinin büyüklüğünü Yunus Emre hazretleri ne kadar da veciz ifade etmiştir:

Söz ola bitire savaşı

Söz ola kestire başı

Söz ola ağulu aşı

Yağ ile bal ede bir söz.

HANIMIN HATASINI HİZMETİNE BAĞIŞLA*

Hz.Ömer (ra) devrinde bir adam hanımı ile arada bir ağız kavgası edip çekişiyordu. Adam hanımına laf anlatamayınca bunalmış halifeden yardım ve akıl almak için evine gelmşti. Evin kapısını çalmak için yaklaştığında içeriden bir kadının yüksek sesle konuştuğunu duydu. Biraz dikkat kesilince bunun Hz. Ömer’in hanımı olduğunu anladı . Baktı ki Hz. Ömer de aynı durumda. Adam şaşırdı. Koca halife kendisine karşı sesini yükselten hanımını sükünetle dinliyor. Hiç kapıyı çalmadan geri döndü.

O sırada Hz.Ömer, birinin kapıya doğru geldiğini farketmişti. Gelen kimsenin kapıyı çalmadan geri döndüğünü görünce,arkasından çıkıp adamı geri çağırdı ve neden geldiğini ,niçin geri döndüğünü sordu. Adam

“Ya Ömer ,bir derdim vardı,size akıl danışmaya geldim fakat gördüm ki siz de aynı dert içindesiniz.Onun için rahatsız etmek istemedim” dedi. Hz. Ömer ona “Derdin neydi?” diye sordu. “Hanımım bazen bana karşı evde yüksek sesle konuşuyor.Sözlerime setrçe cevap veriyor.Canımı sıkıyor.Gördümki bu durum sizin evde de aynı oluyor.”

O zaman Hz. Ömer (ra) adamı kenara çekerek ona: “Bak hanımların kocaları üzerinde pek çok hizmeti ve hakkı vardır. Bunun için onlara tahammül etmeliyiz.Onlar bizim evimizi beklerler.Ekmek ve yemeğimizi pişirirler.Çocuklarımızı emzirir . Evimizi temizlerler Nefsimizi teskin edip bizi harama düşmekten korurlar .Ben bana bu kadar hizmeti dokunan bir kadına niçin tahammül etmeyeyim.”

Hak adına yeri gelince demir gibi sert olan Hz.Ömer efendimiz, hak hatırına yeri gelince kadife gibi yumuşak olabilmekteydi.

* Aile saadeti / Semerkand Yayınları

Yorum Yaz

Adınız:
Yorumunuz:
Yorumlar, okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yazılan yorumlardan gazetemiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar

Bu habere henüz yorum yapılmadı.

FLAŞ KOCAELİ GAZETESİ

Tel: 0555 819 86 99