19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını kutlayarak başlıyorum yazıma.
Atatürk'ün 2 güzel bayram hediyesi var bizlere.Biri 23 Nisan, çocuklara hediye edilen bayram ,diğeri de 19 Mayıs ,gençlere hediye edilen bayram.
Her iki bayramın çok önemli bir mesajı var bizlere ve nesilden nesile de aktarılmasının anlamı aynı zamanda.
Çocuk hayatın en güzel meyvesidir,masumdur,tertemizdir.Bizlerin eğitimi ve öğretimi ile şekillenir.Yani çocuklar gelecekteki halkımızı temsil eder.Diğer taraftan gençlerimiz.Yurdumuzun alevden meşaleleri.Genç,dinamik,öğrenmeye açık,engel tanımaz derecede gelişmeye açık.
Bu gençlerimizde yakın gelecekteki vatandaşlarımızın temsilidir.Ülkeyi geliştirecek olanlardır onlar.
Gençlerimiz sırtında büyük bir yük ile bu çağı atlatmaya çalışır aslında.Bir yandan okul hayatı,diğer taraftan kuşak çatışmaları,ergenlik süreci ve meraklı,asi olduğu zaman dilimi.
Yani en dikkatli, olunması gereken yaşlar.Bu yaşlarda kapıldığı nehir sürükleyip atar evladımızı şelaleden aşağı.
O yüzden öncelikle aileler seslenmek istiyorum.Bu yaşlar kritik yaşlar.Tam kişiliğin şekil aldığı ,yanlışların doğru geldiği yaşlar.Ebeveynlerin evlatlarını takipte olması,arkadaşlarını tanıması,kimlerle nerelerde oturup gezdiğini bilmesi gerekiyor.Arkadaşça yaklaşıp dostça sıkmadan tavsiyeler vermek gerekli bu yaşlarda.
Özellikle son senelerde artan sigara vb şeylerin kullanımının artması,maalesef küfürlü konuşmaların kız ya da erkek farketmeksizin günlük sohbet dillerine yerleşmesi ,kılık kıyafet konusunda çok daha başkaldırıcı şekillenmeler ile gençlerimizin bıçak sırtında bu yaşları geçirdiğini hatırlatmak isterim.
Her zaman dilimi diğerine zamanı taşıdıkça,insanlar ve yaşam şartları da değişiyor.Tabi gençler de.
İkili ilişkilerin flörte döndüğü aynı zaman içinde sonradan pişmanlık duyulacak birçok sıkıntı yaşanmakta.
Bu yüzden gerek okul rehberlik birimlerinin,gerek okul yönetimlerinin ,gerek ailelerin gençlerimizin üzerinden kalkmayan bir eli olmalı.
Yoksa kendini özgür sana bu gençlerimiz yanlış şeyler yapabilirler.
Okullarda benim zamanımda en fazla öğrenciler arasında itmeli kakmalı tartışmalar olurdu.Şimdi ,saç saça baş başa giren kızlardan tutun da,okul çıkışında kavga edip birbirini bıçaklayan erkek öğrencilere kadar sıkıntılı bir serüvenin içindeyiz sevgili okurlarım.
İşte tam da bu sebepten,okullarda ki ders eğitimlerinin yanı sıra bence psikolog danışma birimleri de mutlaka olmalı.Ayrıca sınıfların herbirine sınıf öğretmeni tadında sorumlu öğretmen verilmeli ve bu öğretmenler sadece ders sırasında değil,mümkünse okul saatleri dışında da öğrenciler ile ilgilenmeli,aileleri ile tanışmalı bence.
Tabi ailelerin de boşvermiş bir tavırda asla olmadan,evlatlarına yakın davranıp,dövmekle sövmekle kendilerinden uzaklaştırmak yerine,yapıcı ve onarıcı yaklaşımlar ile çocuklarına sahip çıkmaları mutlak gereklidir.
Atatürk'ün gençlerimize emanet ettiği ülkemizin de ,bu gençlere sahip çıkması gerekmektedir.
Eğitim anlamında da ,spor ya da konservatuar ,Her dalda önü açık,ufku açık,araştırma yapılabilen ve istenen teknolojiye,okullara ulaşılabilen bir eğitim sistemi de gençlerimiz için oldukça yapıcı bir destek olacaktır.
19 Mİnsanları,hayvanları,bitkileri yani dünyayı,yaşamayı sevin sevgili gençler.
Unutmayın herşey sevgi ile başlar.Topluma ve ülkenize faydalı birer birey olabilmek için doğru bildiğiniz yoldan şaşmayın sakın.
