- 29 Ağustos 1956, hayatımın en acı günü!
Flaş Kocaeli

29 Ağustos 1956, hayatımın en acı günü!

29 Ağustos 2018 tarihli yazısı

29 Ağustos 1956 günü dünyam karardı, çok ağır bir travma yaşadım, dünyanın sonunu o gün zannettim! Henüz 9 yaşındaydım; idolüm, kahramanım, hayattaki en büyük gururum, çok sevdiğim babamı kaybettim. Gökkubbe başıma çöktü adeta, hayat benim için bitti dedim. Bir süre konuşamadım, ağlayamadım da! Boş gözlerle, sabit bir noktada aradım bu dramın nedenini... Neden benim babam? Henüz 53 yaşında ve tarih kitaplarına geçmiş bir kahraman...

 

Acı haber hızla duyuldu, evimiz, sokağımız gözü yaşlı insanlarla doldu... Birde baktım Araptarlı Sokağı’nda askeri bir bando ve top arabası! O yaşıma kadar hiç görmediğim enstantaneleri, hiç tatmadığım garip, yüreğimi kanatan acıları yaşıyordum... Gerçek olmasın diye çocukça kendimi kandırmaya çalışıyordum! Rüya kabul edip, bir sis perdesinin arkasında izliyordum sanki bu dayanılmaz, simsiyah gerçeği! Hayal mi görüyordum, yoksa gerçekten kâbuslarla dolu bir rüya mıydı? Gerçek olmaması için çocuksu duygularla Allah’ıma yalvarıyordum...

Ama gerçek değişmiyor maalesef... Ay, yıldızlı şanlı Türk bayrağına sardılar babamın tabutunu ve top arabasında taşıdılar.

 

Aradan tam 62 yıl geçmiş, ama dün olmuş gibi gözümün önünden akıp gidiyor bu anlar... Önde askeri bando, tabutun arkasından binlerce gözü yaşlı Gaziantepli yürüdü! Naaşı toprağa verilirken bir manga asker havaya birkaç el ateş etti! Ağlamadan izledim tüm merasimi! Sabit gözlerle... Yemeden, içmeden kesildim, günlerce hiç kimseyle konuşmadan oturdum bir köşede, boynum bükük... Çocuk yaşta babasını yitirenler beni çok daha iyi anlar...

Yüzünü görme şansı bulamadığım dedem Araptarlı Memik Ağa’nın 8 çocuğundan, en küçük olanıdır, babam ve ikizi amcam. 1915’teki‘Büyük Seferberlik’te dört amcam şehit olur! İki amcamın künyesi Çanakkale’den, biri Doğubayazıt’tan, biri de Urfa’dan bir ay içinde arka arkaya gelince, rahmetli dedem aklını oynatır! Antepli isim takmasını sever... Rahmetli dedemin ismi artık ‘Araptarlı Deli Memik Ağa’dır! Allah hiç kimseye böylesine katmerli evlat acısı göstermesin!

1915’tekiSeferberlik’te, henüz 15 yaşında olan babamla ve ikizi amcam askere alınmazlar ve sağ kalırlar! 

 

1919-20 yıllarında, Türk Ulusunun İstiklal Savaşı ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından başlatılır!

O tarihlerde Antep’e de önce İngilizler, sonra Fransızlar tam teşkilatlı ordularıyla gelir dayanırlar! Antep, 85 bin kişinin yaşadığı bir şehirdir.

Araptarlı ikizler, 1915-1920 arasında şehit düşen, aslanlar gibi dört ağabeylerinin dayanılmaz acısı ve intikam hırsıyla, bilenerek büyürler! 

 

Hasan Araptarlı ve ikiz kardeşi Hüseyin Araptarlı, mucizevi Antep Savunması’nda görev almak, Fransızlarla çarpışmak için gider müracaat ederler!

İkiside; yürekli, bilekli, iri kıyım, kabına sığmaz, fişek gibi delikanlılardır! Hasan’ın davranışları, Antep Savunması’nın Çevre Cepheler Baş Komutanı, Ali Şefik Özdemirbeyin dikkatini çeker! Ve Hasan, 20 yaşında Antep Savunması’nın en genç semt reisi olur! Emir komuta ettiği 160 kişiden oluşan birliğinde babası, hatta dedesi yaşında olan kahramanlar vardır! İkiz kardeşi Hüseyin Araptarlı da yardımcısı olur! 20 yaşın verdiği sınırsız cesaret ve şehit olan ağabeylerinin intikam hırsı, vatan aşkıyla harman olur! Araptarlı ikizler, birliklerinin Fransızlarla girdiği müsademelerde hep en önde çarpışırlar! Mucizevi Antep Savunması’nı anlatan tarih kitaplarında, Hasan Araptarlı ve ikiz kardeşinin fedakârlıkları altın harflerle yazılmıştır!

 

Hasan Araptarlı, canını hiçe sayarak gerçekleştirdiği fedakârlıklar ile Antep Savunması’nın kaderini etkileyen kahramanlardan biri olmuştur!

Çınarlı Camii karşısında,Alleben Deresi kıyısındaki, Fransızların en büyük mühimmat deposunu havaya uçurarak bir süre Fransızları cephanesiz bırakmayı başarmıştır! Fransız askerlerine ekmek yapan fırını ve un fabrikasını yakanda kendisidir!

Hasan Araptarlı ve ikiz kardeşi Hüseyin gibi, İstiklal Madalyası sahibi, bu ülke için yaptıkları fedakârlıklarla tarihe geçmiş kahramanları hiç unutmadan anmamız gerektiğine inanıyorum! Böyle bir babanın evladı, vatan için şehitler, gaziler vermiş bir ailenin ferdi olmaktan gururluyum...

Ne mutlu Türküm diyene...

Yorum Yaz

Adınız:
Yorumunuz:
Yorumlar, okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yazılan yorumlardan gazetemiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar

Bu habere henüz yorum yapılmadı.

FLAŞ KOCAELİ GAZETESİ

Tel: 0555 819 86 99