Yaz mevsiminin gelmesi ve okulların tatil olması ile bir çok şeye ara veriyor insan. Gerek dernek işlerimiz olsun ve gerekse çok severek duygularımı sizlerle paylaştığım bu köşedeki yazımızı en son neredeyse 3 ay önce yazmışım. Tatil demişken bir otizmli meleğe sahip aileler nasıl tatil yaparlar, otizmli çocuklarla gittikleri yerlerde neler yaşarlar izninizle sizlere meleğimizle yaşadığımız bir anıyı paylaşmak istiyorum.
2002 senesiydi. Oğlumun en kötü zamanlarıydı. Sürekli ağlamaları, öfke nöbetleri ve çok yoğun takıntıları vardı. O zamanlar sadece süt ve cipsle besleniyordu. Başka hiçbir şey yemiyordu. Zorla verildiğinde de kusuyordu. Süt konusunda da sadece bir süt markasını içiyordu. Ne yaparsanız yapın başka bir marka içeremezdiniz. Bu otizmli bireylerin özelliklerinden biridir aslında. Çok seçicilerdir. Damak zevkleri de çok farklıdır. Neyse bizde o sene tatile çıkmak istedik. Hazırlandık. Tabii her şey oğlumuza göre ayarlandı. İster İnanın ister inanmayın ama arabamızın bagajını o sadece içtiği sütle doldurduk. Her şeyi düşünmek zorundaydık. Ya gittiğimiz tatil yerinde o marka sütü bulamasaydık. İşte o zaman yanardık..Neyse biz her şeyimizi tamamladık ve 7-8 saatlik süren yolculuğumuzun sonunda kalacağımız otele geldik. Geldik ama gelmemizle birlikte sorunlarımız da başladı. Neden mi ? Çünkü meleğimiz anlayamadığımız bir şekilde o ortamdan rahatsız oldu. Sürekli ağlamalar, odaya girmek istememe ve öfke nöbetleri….Ne yapacağımızı şaşırdık. Keşke ne hissettiğini anlayabilseydik. Keşke bize anlatabilseydi. Muhakkak ki bir şey onu rahatsız etmişti. Belki bir koku, belki bir dekor, belki bir kişi…Ama yapabileceğimiz tek şey vardı oradan hiç kalamadan ayrılmak, eve dönmek ve öyle de yaptık. Sonra ki tatillerimiz nasıl mı oldu. İşte esas güzel ve maceralı tatillerimiz bundan sonra yaşanmaya başlandı. 2003 senesinde bir KARAVAN aldık. Artık tatillerimizde ne kampa ne de 3 -5-7-yıldızlı otellere gidiyoruz. Karavanımızla istediğimiz yere gidip kamp yapıyoruz… Hemde milyonlarca yıldızların altında… Bunun yanında bir çok farklı doğayla içiçe yerler de tanımış oluyoruz. Bu sene Kandıra ilçemizin seyrek sahil kasabasını keşfettik. Bir tarafta deniz ve bir tarafta ormanlık oluşu gerçekten bir doğa harikası…Biz haziran ayında karavanımızı oraya götürdük ve İzmite yakınlığından dolayı oraya gidip geliyoruz. Ve böyle bir maceralı tatil yaşamak isteyen dostlarımızı da KILICASLAN KARAVANI’na bekliyoruz…Biz bu hayatı ailece çok seviyoruz ve çok mutluyuz. Bize bu zevki ve mutluluğu yaşatmaya mecbur bırakan meleğimize de teşekkür ediyoruz.
Bu haftaki yazımı izninizle Doğan CÜCELOĞLU’nun bir sözüyle sonlandırmak istiyorum…
“MUTLULUK ARAMAKLA BULUNACAK BİR ŞEY DEĞİLDİR, ONU İNŞA ETMEK GEREKİR”
Ve bizde böyle yaptık……
HEP SEVGİYLE KALIN LÜTFEN…….
Yorum Yaz
Yorumlar
FLAŞ KOCAELİ GAZETESİ
Tel: 0555 819 86 99