18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin 110. yıl dönümünü bu yıl kutlamak yerine anlamak ve yaşamaya karar verdim.
Çanakkale ruhunu, yapılan fedakarlıkları, canından vazgeçip vatanına sadakati, yokluğu,yorgunluğu, açlığı, hastalığı vücudunun her zerresinde hissetmeden anlayamaz insan.
Şimdi bize çok kolay herşey, rahat evlerimizde, işyerlerimizde, parkta, bahçede dolayısı ile anlamak zor artık o günleri. Hissediyormuş gibi yapmak, anlıyormuş gibi konuşmakbize ne kolay.
Sadece bir an;savaşın en çetin anlarında mevzilerden sırasıyla yükselen bir ses “Er Kişi Niyetine” devam eden savaşa inat zamanı durduran bir ses şimdi ölüm vakti bir sonraki kim bilir belkide benim hissi. Sözün bittiği yer…
Bugün bir kısa bir görüntü gördüm sosyal medyada TRT de yapılmış bir röportaj, spikerin karşısında Çanakkale gazisi savaşta tek bacağını kaybetmiş tahta bacağıyla Mehmet BİLİCİ ve torunu.
Spikerin “Çanakkale Savaşına katıldınız anlatır mısınız?” sorusuna; “Saroz Körfezi’nden, Çanakkale Boğazı’nın girişine kadar bütün kıyılara dünyanın en büyük,en kuvvetli, en mağrur milletleri asker çıkardılar fakat geçici olarak.Biz onların o büyük toplarına, büyük zırhlılarına bu göğüslerimizi gerdik. Arkadaşlarımızla el ele verdik, gönül birliği ile çalıştık, yendik Elhamdulillah.” Cevabını veriyor.
Spikerin “Bir torununuz olsa ona ne söylerdiniz? Sorusuna da “Ona söyleyeceğimiz ilk, oğlum beni görüyorsun bak bacağım yok, bu vatan ile bu millet uğruna.Sonra sizi yetiştirdik sizde bizim gibi bu vatanın kıymetini, bu milletin sevgisini iyi bilin, iyi çalışın, bizden daha üstün olun derdim
efendim.” diye cevap veriyor.
Bundan sonra spiker toruna soruyor “Ne dersin dedenin sözlerine” torun güzelce dedesini taktir ediyor ve emaneti devraldığını belirtiyor.
Çanakkale ruhunu anlamak deyince vatan sevgisini, bayrak sevgisini, fedakarlığı, askerlerimizi, şehitlerimizi, gazilerimizi, cepheye mermi taşıyan kadınlarımızı, hatta afedersiniz kağnıları çeken öküzleri bile bu ruhun parçası olarak gören bir milletten, Mustafa Kemal’i Çanakkale ruhundan çıkarmaya çalışan sözüm ona tarihçiler, gazeteciler çıkıyor ve diyorlar ki “18 Mart Deniz Savaşlarınınyıl dönümü Mustafa Kemal neden ön plana çıkıyor, o kara savaşlarında sadece bir yarbaydı.
Hatta bu zihniyet hızını alamıyor “Keşke Yunan galip gelseydi” diyecek kadar aşağılık olabiliyor. Bunlardan daha acısı da hala bu adamları kendilerine önder kabul edip, peşinden giden zavallı cahil insanların olması.
“Dinini tilkiden öğrenen, tavuk çalmayı sevap zanneder” sözünden hareketle tarihi bu adamlardan
öğrenen insanların Çanakkale ruhunu yaşamasın ıve 18 Mart’ı anlamasını beklemek te abesle iştigaldir.
Çanakkale’yi,kahraman ecdadımızın toprağı vatan yaptığı yerleri görmek lazım, savaşı dinlemek, siperleri görünce ölümü, acıyı hissetmek lazım.Biz Mehmet amcanın vatanı emanet ettiği torunları olarak dahili ve harici bütün düşmanlara karşı Çanakkale ruhunu anlayarak ve yaşayarak Çanakkale geçilmez diyen başta Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarına minnetlerimizi sunuyoruz. Ebediyete intikal etmiş şehitlerimize ve gazilerimize rahmet diliyoruz.
Bize düşen ecdadımıza layık olup, emanetlerinin bekçisi olmaktır.
Yorum Yaz
Yorumlar
Diğer Yazıları
FLAŞ KOCAELİ GAZETESİ
Tel: 0555 819 86 99