Uzun haftalar sonrası herkese merhabalar… Gerçekten son günlerde Kocaeli Otistik Çocuklar Derneği olarak Otizm farkındalık ayımızda o kadar dolu dolu günlerimiz geçti ki inanın sabırsızlıkla beklediğim ve severek yazdığım bu köşe de naçizane duygularımı paylaşamaya vakit bulamadım. Ta ki derneğimizin oluşumumuzdan beri bizlere inanarak, otizmin farkında olarak ve bugüne kadar hep yanımızda olan Gönül elçimiz Bülent Ekinci’nin bana yazınızı ne zaman göndereceksiniz diyene kadar. Bizlere bu fırsatı veren FLAŞ KOCAELİ Ailesine teşekkürler…
Bu haftaki yazıma başlamadan önce sizlerin huzurunda bu seneki Nisan Otizm Farkındalık ayında otizmle hiçbir bağlantıları olmadığı halde sevgilerini ve değerli zamanlarını vererek yaptığımız önemli ve anlamlı etkinliklerde destekleriyle bizlere güç olan, meleklerimize kanat olan tüm gönül elçilerimize canı gönülden teşekkür ederim. İyi ki bir şekilde hayatımıza girdiniz ve sizler gibi gönül elçilerimizin artması dileğimizle…
Geçen haftalarda otizmli bir meleğe sahip anne olarak duygularımı sizinle paylaşmıştım. Meleğimin bizlere yüce mevlamın bir hediyesi olduğundan bahsetmiştim. Bir anne olarak kendimi gerçekten çok özel hissediyorum ve her zaman böyle bir evlada sahip olduğum için de şükrediyorum. Size bu sefer kızımdan biraz bahsedeceğim. Neden mi? çünkü o Otizmli bir abiye sahip. Özel bir kardeşle yaşamanın aslında ne kadar zor olduğunu anlatmak için belki de kelimeler yetersiz kalır bence yaşamak gerekir. Kızım dünyaya geldiğinde daha henüz otizmle tanışmamıştık.. Aralarında sadece 22 ay vardı. Tabii tanı alındıktan sonra ki kabullenme sürecimizde kızımızla pek fazla ilgilenememiştik. Özellikle ben kendimi tamamen meleğime adamıştım. Aslında kızım küçüktü ama o çok sağlıklı bir çocuktu ve onu çok çabuk büyütmüştüm ve bütün ilgimi abisine vermiştim. O zamanlar bu hatamı anlamıyordum tabii. Ama onun bir sözü beni kendime getirmişti “ Anne keşke abim gibi bende otistik olsaydım”…Niye diye sorduğumda da “Ama hep onunla daha fazla zaman geçiriyorsunuz, onun yaptıklarını bende yapıyorum ama ben yaptığım zaman çok sevinmiyorsunuz “ diye cevaplamıştı.. Anladım ki ben yanlış yapıyordum. Evet, belki kendi yetileri yetmediği için benim bakımıma muhtaç bir oğlum vardı ama benim ilgiye ve sevgiye de ihtiyacı olan bir kızım vardı. İşte o zaman kendimi onun yerine koyduğumda gerçekten özel bir kardeşe sahip olmanın ne zor olduğunu anlamıştım. . Ondan sonra hep birlikte daha fazla paylaşımlarda bulunmaya başladık. Kızım sosyal çevreden kopuk bir şekilde yaşayan abisini oyun arkadaşı olarak seçip abisinin çevreye olan ilgisinin oluşmasını sağladı. Belki de kızım farkında olmadan abisinin tedavi sürecine en büyük katkıyı yapmıştı. Kızım gerçekten abisinin gelişmesinde o kadar faydalı oldu ki bizim başaramadığımız birçok sosyalleşme konusunda gelişimini o başardı. O artık neredeyse abisinin küçük annesi olmuştu. İnanın bazen abisiyle ilgili benim düşünemediğim bazı şeyleri o düşünmeye başlamıştı. Ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha anlamıştım…Yüce mevlam sana şükürler olsun ki böyle bir aileye sahibim……..
Neden mi bunları sizlerle paylaştım. Çünkü bizim yaşadıklarımızı otizmli kardeş ile büyüyen çocukların hemen hemen hepsinde yaşanmaktadır. Kardeşi otizmli olan çocukların duygu ve düşünceleri anne ve babanın duyguları kadar ciddi görülmeli. Anne ve baba tanıyı hangi boyutta yaşıyorsa diğer çocuğunda en az aynı boyutta yaşadığı unutulmamalıdır. Kardeş olarak o zaten bir takım duygu ve düşüncelerin karmaşası içindedir. Bu karmaşayı hafifletmenin tek yolu ise paylaşmak olacaktır.
HAYATINIZDA TÜM GÜZELLİKLERİN SEVGİYLE PAYLAŞILMASI DİLEĞİMLE…..
Yorum Yaz
Yorumlar
FLAŞ KOCAELİ GAZETESİ
Tel: 0555 819 86 99