TUĞBA TEKELİ - Ara
Flaş Kocaeli
TUĞBA TEKELİ
tugbatekeli@gmail.com
TUĞBA TEKELİ

Ara

17 Kasım 2021 tarihli yazısı

Yağmurlu günleri geride bıraktık ve sıcağa teslim olduğumuz günleri adımladık. Zamanı aç kalmış bir hayvan gibi tüketip bitiriyoruz. Mevsimler artık tamamen kendini kaybetti. Barajların dolduğunu, bitkilerin ekinlerin doyduğunu düşünerek seviniyorum. Yağmurun bereketine inanıyorum. Elbette ki doğa çok büyük bir güç, acayip bir döngü. Kendini kaybettiği an yeniden bulmaya programlı adeta. Hani deniz aldığını hep geri verir derler ya keşke insanoğlu da bu kadarını yapabilse. Ama sadece tüketip, sömürüp şikâyet ediyoruz uzun zamandır.

 

Hayatta ne ekersen onu biçiyorsun, tıpkı domates fidesi dikip biber alamayacağın gibi. Kirlettiğinde veya düzeni, doğal olanı bozduğunda döngü özüne ulaşmak için yoğun bir çaba harcıyor. Dünya durmaksızın devamlı çalışan devasa bir mekanizma. Yorulduğunda, bıktığında nasıl durmayı ve dinlenmeyi istersin hatırla! O duramıyor ve ara veremiyor çalışmasına.

 

Bazen tv de izlediğimiz veya başkasından duyduğumuz şeylere birebir tanıklık edemediğimiz için etkilenmiyoruz veya sadece anlık olarak üzülüp geçiyoruz. İçinde olmayan bilemiyor gidişatın vehametini. Marmara’daki müsilaj tehdidini gözlerimle gördüğüm andaki üzüntümü örnek verebilirim. Sahil kenarındaki evimize her sabah gözlerimizi açtığımızda gördüğümüz masmavi berrak suların kirlendiğini görmek dehşet dolu bir anı yaşamak gibiydi adeta. Ufacık oğlum bile denizin hastalandığını düşünerek kederlendi. Bilgisizlik, umursamazlık benden, oğlumdan, ailemden ve bizim gibi pek çok kişiden orada geçirebileceğimiz güzel anılarımızı çaldı. Mecburen uzaklaşmak zorunda kaldık ve kalbimizi orada bıraktık. Neden? Çünkü benciliz! Sanki doğa bize hizmet etmeye mecburmuş gibi davranıyoruz.

 

Kendi rahatımızı, çıkarlarımızı düşünüyoruz; bize sağlayabileceği maddiyata açız. Evet belki siz bunu okurken benimle ne alakası var ben mi yaptım diyorsunuz ama bunu hepimiz yapıyoruz aslında. Çağın getirdiği toplumsal bilinç bu yönde. Piknik yapar eğlenir pislik bırakırız, sakız çiğner sokağa atarız, maskelerle plastiklerle dolu sokaklar denizler. Sen ben yapmıyoruz kim yapıyor, yine bir insan!

Ara vermek istiyor bence dünya, bu yüzden değişiyor. Durmak istemediğini varsayarak yazıyorum ki virüslerle dolu bu yeni düzende öyle istiyor olabilme ihtimali de var. Her geçen gün yeni bir tehdit giriyor hayatımıza. Nereye kadar gideceğini düşünüyorsunuz?

 

Biraz değil epeyce kendimize bakmanın, öze dönmenin vakti gelmedi mi? Akışa müdahale eden her şey yenilmeye mahkûmdur, çünkü su akar yatağını bulur. 1999 depreminden sonra evleri yıkılan tanıdıklarını kaybeden bir arkadaşım göreceğimiz daha kötü günler var demek ki demişti o sözü aklımdan çıkmaz. Yaşadığımız her elem olayda ben bu sözü hatırlarım. Ama umut dolu yüreğimse her yeni günde bana şu sözü hatırlatmaya devam eder;

 

‘Bugün hala geriye kalan hayatımın ilk günü.’

O yüzden ilk günmüşçesine yaşama değer katarak yaşayalım! Lütfen ara verin, derin bir nefes alın ve düşünün; kimsiniz? Bu dünyadaki yeriniz ne? Yaşantınıza ve hayatınızdakilere ne katıyorsunuz varlığınızla? Sizden geriye ne kalacak?

Yorum Yaz

Adınız:
Yorumunuz:
Yorumlar, okuyucuların kendilerine ait görüşleridir. Yazılan yorumlardan gazetemiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar

Bu habere henüz yorum yapılmadı.

FLAŞ KOCAELİ GAZETESİ

Tel: 0555 819 86 99