Biz insanoğlunun bazı ortak "pembe" yalanları vardır..
"Ben seni karşılıksız seviyorum" ...
"Bu işi "karşılıksız yapıyorum" gibi...
Yaaaa yemeyelim birbirimizi Allah aşkına..
Biz kendimize inanıyor muyuz bunları söylerken?
Kendimize karşı dürüst müyüz yani?
Hayatın normal akışında yok böyle bişey. Bunu hepimiz bal gibi biliyoruz.
Birilerine "sevimli" görünecez diye işkembeden sallamamıza gerek yok..
Eşlerimizi karşılıksız mı seviyoruz?
Hayır tabiiki..
Onlardan tek taş.....
(a pardon klavyem sürçtü :)
Sevgi, ilgi...
Ana babalarımızı?
Hiç sanmıyorum...
Onlardan da şefkât ve sahiplenilme bekliyoruz...
Ya çocuklarımızı?
Onları bile karşılıksız sevmeyiz.. Sadece öyle zannederiz..
Onları sevmemiz karşılığında "saygı" bekleriz..
Öğretmen öğrencilerinden başarı, öğrenci karşılığında takdir,
Patron işçilerinden emek, işçi karşılığında ücret,
Devlet vatandaştan vergi, vatandaş karşılığında hizmet bekler...
Aslında şöyle düşünelim, kullandığımız o duygusuz, hissiz makineler bile karşılıksız çalışmıyor..
Araba yakıt, telefon şarj, televizyon elektrik enerjisi istiyor...
Ama burada önemli olan "karşılık beklemek" ile "menfaat elde etmek" arasındaki HASSASiyetin farkında olmak...
Bireysel çıkarlarımız ahlâki (etik) kuralların önüne geçerse, başkasının hakkını hukukunu düşünmeden "sadece" kendimize yontarsak o zaman çirkinleşiriz..
İnsanları, kurumları, makam/mevkileri kendi menfaatlerimiz için kullanıyorsak anlayın ki beş para etmez biriyiz ...
Bazı şark kurnazları vardır..Gözümüzün içine baka baka bizi "aptal" yerine koyduklarını zannederler... (Koyarlar demedim dikkat edin :)
"Valla bi kuruş çıkarım yok, cebimden harcıyorum üstelik" derler..
İçimden "he he tabii öyledir mutlaka" derim..
Bi de karı/kocalar "hayatım seni ilk günkü gibi seviyorum, ölene kadar da seveceğim" geyiği yapar..
Çok geçmeden kokusu çıkar bu "sevgi pıtırcığı" hallerinin :)
Aslında bizim sorunumuz ne biliyoruz değil mi?
OYNUYORUZ sevgili dostlarım...
Birbirimize oynuyoruz.. Samimi değiliz..
Vallahi de değiliz, billahi de değiliz...
Keşke olabilsek..
Ama "al gülüm ver gülüm" dünyasında yaşıyoruz...
Net olarak şunu söyleyebilirim..
Menfaat düşkünü olmak ALÇAKLIKTIR...
Ve alçak olmak "kişiliğe" değil, "gönüle" yakışır...
Ben sizleri seviyorum. Görmeden, tanımadan..
"Yaradılanı severim yaradandan ötürü" mantığıyla...
Ama elbette ki karşılıksız değil..
Yazılarımı okumanızı ve haftaya Pazar günkü randevumuzu unutmamanızı bekliyorum :)
Sevgiyle, muhabbetle selâmlıyorum hepinizi..
İYİ Pazarlar diliyorum.
Görüşelim...