Çocukluğumda annem dışarıda oynarken acıkıp da eve gelmeyeceğimi bildiği için bana seslenir elime ekmek arası peynir-domates tuttururdu.Hiç unutmam o ekmeğin tadını.Komşularla bir araya gelinince kek-hamur yaparlardı.Sıcak bir tebessümle birlikte güle oynaya sohbet eşliğinde yenilen o hamuru da hiç unutmam.İçtiğimiz elvan gazozları,çiğnediğimiz golden naneli sakızları,yediğimiz leblebi tozlarını...Yediğimiz içtiğimiz her şey daha bir başka lezzetli daha bir başka güzeldi.Hormonsuz gıdalar ,tam tadında mis kokulu meyveler.O zamanlar her şey mevsiminde çıkardı.Mesela domates,salatalık bahar,yaz döneminde çıkardı.Kışın olmazdı.Sebzeler de meyveler de vakti geldiğinde pazarlara inerdi bizimde soframıza o zaman gelirdi.Böylece hangi mevsimde ne yememiz gerektiğini,neyin doğal olup olmadığını bilirdik.Yaz gelince kış ürünlerini kış gelince de yaz ürünlerini özler beklerdik.Belki de bu yüzden o zaman ki lezzetler şimdiler de yok. Baharatı aldığımızda evin 4 yanı o baharattan kokardı.Şimdi öyle mi?Gıdalar her mevsim var evet canımız ne isterse gidip pazardan,manavdan,marketten vs. alabiliyoruz.Köyler işte bu yüzden hala mis gibi kokuyor.Çünkü organik tarım oralarda hala yapılıyor.Elmayı,dutu,eriği dalından koparıp yemek kadar keyiflisi yoktur kanımca.Tarımsal çalışmalar,nüfus vs. gibi neden günümüzde yiyecekler kokusuz tatsız tuzsuz cevabına müdafa beklemiyorum ben.Ben çocukluğumda ki mis kokulu gıdaları çocuklarımın da yemesini istiyorum.Yani organik gıda zamanında yetişen besinler istiyorum.Gelenek göreneklerimizi yeniden canlandırmak,evde reçel,turşu,tarhana,salça ,yoğurt yapmak ve mümkün oldukça zamansız sebze meyve yenmesin istiyorum.Ülkemiz tarımsal anlamda çok zengin bir ülke bunun kıymetini bilelim.İhracat yapalım ithalat değil.Ne zamanki özümüze döneriz o zaman tadı tuzu olacak sofralarımızın...