“Güzel hal, düşünerek hareket
etmek ve iktisat (ölçülü davranmak) Peygamberliğin kırkta biridir.”
Hadis-i şerif
Ahlak toplumun temel dinamiklerinden biridir. Hukukun temel kavramları arasında yer alır. Ahlak teorik akılın pratik akıl ile uygulama safhasındaki başucu kurallarıdır. Bu sebeple güzel ahlak her zaman övülmüştür. Toplumda güzel ahlak sahibi insanlar aynı zamanda rehber olma özelliği de taşımışlardır. Allah, yüce kitabında “Biz insanı en güzel surette yarattık” buyurmuştur. ( Tin suresi 4. Ayet) Peki en güzel surette yaratılan insan nasıl oluyorda aşağıların aşağısına kadar düşebiliyor? Erozyon, yıpranma burada başlıyor. Fıtrat gereği olan insan üzerindeki tahliller yapılmış, hastalık tanısı koyulmuş. Büyükler bu hastalığın tedavi metodunu nefsin ıslah edilmesi olarak bildirmişler. Nefsin ıslah edilmesi tasavvuf mektebinde oluyor. İtaati öğrenip yaratılışındaki cevherin ortaya çıkması sağlanıyor. İnsan kendi sınırlarını öğrenirken başkalarının hakkına da dikkat eder duruma geliyor. Rehber insanlar yaratılış fıtratındaki güzelliği dünyada her şeye rağmen koruyabilmişler. Bize düşen bulmak ve bu sırra vakıf olmak… İnsan olmanın, İnsanın eşref-i mahlukat sırrına mazhar olmasının sırrı, ahlâkın öz kardeşi olan edep elbisesindedir. Dilimizde edep ve ahlâk genelde bir arada, birbirini tamamlayan olarak bilinir ve kullanılır. Yapılan işi güzelleştiren farklı kılan edepdir. Edep insanın yaratılış fıtratındaki güzelliklerin iç dünyada vücut bulması ve dışa yansımasıdır. Bu sebeple tasavvufun hedeflerindendir. İnsanlar arasındaki muhabbet, saygı, hoşgörü ve güven gibi duyguların gelişmesi sağlar. Huzurlu ve saygılı bir cemiyetin vücudunu oluşturur. Bu cemiyetin mayası da edeptir. Edep İslâm’ın emrettiği, güzel saydığı bütün söz ve davranışları kapsar. Edep ve güzel ahlak ile ilgili menkıbeleri hikâye olarak değil, miras olarak bırakabilmek için ne kadar ihtiyacımız var değil mi?
Her Ceviz Sattığın Kimse İçin Aynı İkazı Yapıyor Musun?
Naklederler ki, Ebû İshak Şehriyar Kâzerûnî (k.s)bir gün ceviz satın almak için bir dükkana girdi, parayı verdi. Dükkan sahibi, çırağa,
— Cevizlerin en iyilerini seç, dedi. Şeyh sordu:
— Her ceviz sattığın kimse için aynı ikazı yapıyor musun, yapmıyor musun? Dükkan sahibi cevap verdi:
— Hayır, zira bunu senin ilminin hatırı için yapıyorum. Şeyh,
— İlmimin faziletini, iki çeşit ceviz arasındaki farkla değişmem, dedi ve ceviz almaktan vazgeçti.1
Mecusi Nasıl Müslüman Oldu
Ebû Hanîfe’nin (r.a) bir Mecûsîde alacağı vardı, onu istemek için Mecûsî’nin evine gitti. Evin kapısına gelince, ayakkabısına bir pislik bulaştı. Ayakkabısını silkeleyince, pislik Mecûsî’nin evinin duvarına bulaştı. Ebû Hanîfe (rah) şaşırdı, üzüldü ve:
—Eğer bunu böyle bıraksam, Mecûsî’nin evinin duvarının çirkin görünmesine sebep olacağım. Yok, oradan pisliği kazısam, duvarın toprağı dökülecek” diye düşünerek ne yapacağını hesap etmeye başladı. Derken kapıyı çaldı; içeriden bir câriye çıktı. Câriyeye:
—Efendine Ebû Hanîfe kapıda de” dedi. Câriye içeri haber verdi, adam kapıya çıktı ve Ebû Hanîfe’nin malını isteyeceği zannıyla, özür dilemeye başladı. Ebû Hanîfe de:
—Şu anda bu önemli değil” deyip duvarı nasıl temizleyeceğini sordu. Bunu işiten Mecûsî, bu davranışa hayret etti, bu büyük imamın edebine hayran kaldı, içine bir hal oldu, kalbi İslâm’a açıldı ve müslüman oldu. 2
Yorum Yaz
Yorumlar
Diğer Yazıları
FLAŞ KOCAELİ GAZETESİ
Tel: 0555 819 86 99